Cildimiz zamana ve yaşanmışlıklara bağlı olarak canlı, parlak, gergin, diri ve sağlıklı görünümlerini kısmen kaybedebilir. Cildimizdeki kayıplar cansızlık, matlık, kuruluk, elastikiyet kaybı, kırışıklıklar, geniş gözenekler, sivilceler, sivilce izleri, kılcal damar genişlemeleri, pullanma, lekelenmeler gibi şikâyetleri içerebilir. Bu şikâyetlerin tümü cildimizin biyolojik yaşam seviyesinin azalması ve biyolojik yenilenme gücünün kaybedilmesi anlamını taşır. Bu şikâyetleri azaltarak cildin durumunu iyileştirmek üzere kişiye özgü değerlendirmeler ve kişiye özgü iyileştirme planları, sağlıklı bir cilde ve gençliğe geri dönüşü sağlar. Her cildin sorunları, sorunları doğuran nedenleri farklı olduğuna göre kişilerin bu sorunları küçültecek klinik uygulama ihtiyaçları da farklıdır. O nedenle uzman deneyimleri ile cildin biyolojik sağlığını, estetiğini ve güzelliğini geri kazanmak çok değerlidir.

Kırışıklık Karşıtı Tedaviler Kırışıklıklar cildinizdeki nemsizliğin, yaşlanmanın, elastikiyet kaybının ve çökmenin işaretleri olabilir. Kırışıklıklara yönelik olarak öncelikle cildinizi değerlendirerek kırışıklıkların tipi, neden kaynaklandığı anlaşılır; gerekli durumlarda ise cilt testleri de yapılarak kırışıklıkların nedenleri anlaşılmaya çalışılır. Kırışıklıklar ile mücadelede öncelikle kırışıklıkların nedenlerini hedef alan, mevcut kırışıklıkları azaltan ve gelecekte cildin kırışıklık oluşturmasını daha aza indirgeyecek cilt için kişiye özgü uygulama metotları ve destekleri planlanır. Kırışıklıkların tedavisinde cildi canlandırmaya, yenilemeye, sorunlarını küçültmeye ve yenileme gücünü yükseltmeye yönelik olarak medikal lazer teknolojileri (Puls Dye lazer, Nd-Yag lazer, Diyot lazer), fototerapiler, iğneli veya iğnesiz radyo dalgalarını içeren radyofrekans, radyo dalgaları ve derin dalga ısıtma metotlarının bileşkesinden oluşan radyodiyatermi, ses dalgalarından oluşan akustik terapi veya foküslenmiş ultrasaund, elektro magnetik dalgalarla çeşitli maddelerin cildin derinliklerine gönderilmesini sağlayan elektroporasyon, meyve asitleri ile kimyasal peeling, harekete bağlı kırışıklıklar için botulunium toksini ile gerçekleştirilen botox, derin kırışıklıklar için natürel dolgular, cildin biyolojik canlılığının artırılmasına yönelik protein enjeksiyonları, çeşitli elektriksel uyarıları içeren elektro lifting ile cildin doğal ihtiyaçlarının yerine konulmasını sağlayan çeşitli kozmetik uygulamalar yapılmaktadır. Kırışıklıkların azaltılmasında her bir bireyin sorunlarını, sorunlarının nedenlerini, gelecekteki yaşlandırıcı yatkınlıklarını referans alan kişiye özgü bir iyileştirme ve geliştirme programı hazırlanarak uygulamalar gerçekleştirilir.

Cildimizin elastikiyetinin korunması, içerisindeki su taşıma yetenekleri, genç hücrelerin çokluğu ve proteinlerden oluşan elastik liflerin ne kadar çok olduğuna bağlıdır. Dengesiz beslenme, sigara ve alkol kullanımı gibi alışkanlıklar, destekleyici bakımın yetersizlikleri, güneşe maruz kalmak gibi birçok unsur yukarıda sayılan üç temel unsurun eksikliklerinden sorumlu olabilir. Elastikiyeti azalmış ciltlerde cildin, su taşıma yeteneklerinin, genç hücrelerin çokluğunun ve proteinlerden oluşan elastik liflerin artırılmasına yönelik önlemler, destekler ve iyileştirici uygulamalar elastikiyet kaybı ile mücadelenin temel unsurlarıdır. Elastikiyet kaybının tedavisinde cildin özellikleri ve eksiklikleri, cildin kişisel yatkınlıklarına göre cildi canlandırmaya, yenilemeye, sorunlarını küçültmeye ve yenileme gücünü yükseltmeye yönelik olarak; medikal lazer teknolojileri (Puls Dye lazer, Nd-Yag lazer, Diyot lazer), fototerapiler, iğneli veya iğnesiz radyo dalgalarını içeren radyofrekans, radyo dalgaları ve derin dalga ısıtma metotlarının bileşkesinden oluşan radyodiyatermi, ses dalgalarından oluşan akustik terapi veya foküslenmiş ultrasaund, elektro magnetik dalgalarla çeşitli maddelerin cildin derinliklerine gönderilmesini sağlayan elektroporasyon, meyve asitleri ile kimyasal peeling, harekete bağlı kırışıklıklar için botulunium toksini ile gerçekleştirilen botox, derin kırışıklıklar için natürel dolgular, cildin biyolojik canlılığının artırılmasına yönelik protein enjeksiyonları, çeşitli elektriksel uyarıları içeren elektro lifting ile cildin doğal ihtiyaçlarının yerine konulmasını sağlayan çeşitli kozmetik uygulamalar yapılmaktadır. Azalmış elastikiyet sorunlarına karşı her bir bireyin sorunlarını, sorunlarının nedenlerini, gelecekteki elastikiyet kaybı yatkınlıklarını referans alan kişiye özgü bir iyileştirme ve geliştirme programı hazırlanarak uygulamalar gerçekleştirilir.

Cildimizdeki kahverengi lekelere yönelik olarak öncelikle hekimimiz veya uzmanımız cildinizi değerlendirerek lekelerin cinslerini ve neden kaynaklandığını anlamaya çalışacaktır, gerekli durumlar¬da ise cilt testleri de yapılarak cildin bütüncül olarak değerlendirilmesi sağlanacaktır. Özellikle güneş, yaşlılık, sivilce ve yaralanmalara bağlı lekeler dışındaki pigment değişiklikleri ve ben adı verilen doğumsal renk değişiklikleri ise dermatoskopi ile değerlendirilmek üzere der¬matoloji hekimlerine yönlendirilmektedir. Cilt içerisinde pigmentlerin birikimine bağlı iyi huylu lekelerin tedavisinde; lekelerin oluşma nedenlerini hedef alan, lekeleri azaltan ve ge¬lecekte de lekelenme olasılıkları daha aza indirgenmiş bir cilt alt yapısı oluşturmak üzere öncelikle lekelerin kişiye özgü oluşma hikâyesinin değerlendirilmesiyle mevcut lekeleri ve lekelenme yatkınlıklarını azaltacak klinik uygulamalar planlanır. Lekelerin tedavisinde ve lekelenme yatkınlıklarının azaltılmasında; medikal lazer teknolojileri (Puls Dye lazer, Nd-Yag lazer, Diyot lazer), fototerapiler, iğneli veya iğnesiz radyo dalgalarını içeren radyofrekans, radyo dalgaları ve derin dalga ısıtma metotlarının bileşkesinden oluşan radyodiyatermi, ses dalgalarından oluşan akustik terapi veya foküslenmiş ultrasaund, elektro magnetik dalgalarla çeşitli maddelerin cildin derinliklerine gönderilmesini sağlayan elektroporasyon, meyve asitleri ile kimyasal peeling, cildin biyolojik canlılığının artırılmasına yönelik protein enjeksiyonları ile cildin doğal ihtiyaçlarının yerine konulmasını sağlayan çeşitli kozmetik uygulamalar yapılmaktadır. Lekelenme ve lekelenme yatkınlıkları gibi cilt sorunlarına karşı her bir bireyin sorunlarını, sorunlarının nedenlerini, gelecekteki lekelenme yatkınlıklarını referans alan kişiye özgü bir iyileştirme ve geliştirme programı hazırlanarak uygulamalar gerçekleştirilir.

Genel olarak cildimize antiaging amaçlı cilt enjeksiyonlarında cildin biyolojik faaliyetlerini güçlendirmek, ihtiyacı olan temel maddeleri cilde daha çok kazandırmak, yoğun protein içeriği ile cildi su tutma ve sıkılaşma yeteneklerini güçlendirmek, çökmüş cilt bölgelerinin altına dolgular koyarak cildin yükseltilmesini ve derin kırışıklıkların azaltılmasını, kasların hareketlerine bağlı derin çizgilerin azaltılması veya yavaşlatılmasını sağlamak üzere cilt içi enjeksiyonlar yapılmaktadır. Ayrıca saç dökülmelerinde, saçlı deriye karbondioksit gazı enjeksiyonu, terlemede el-ayak ve koltuk altı botox enjeksiyonları, keloid veya skar gibi izlerin küçültülmesinde izlerin içerisine karbondioksit gazı enjeksiyonu, ciltteki çatlakların azaltılması ile selülit ve yağ birikimi olan bölgelerdeki formun iyileştirilmesi için de, cilt içerisine karbondioksit gazı enjeksiyonu yapılabilmektedir. Cilt içi enjeksiyonlar da natürel biyolojik materyaller ile cildin içerisine alın ve göz çevresi, dudak çevresi, gözaltın¬daki mimik kırışıklıklarının azaltılması, kontrol altına alınması¬na yönelik olarak botox enjeksiyonu uygulamaları gerçekleştirilmektedir. Ay¬rıca gözaltındaki katlantıların azaltılması, düşük burun ucunun kaldırılması, düşmüş ağız köşelerinin yükseltilmesi, boyundaki platysma bantı olarak adlandırılan kas katlantılarının düzgün¬leştirilmesi amaçlarına yönelik olarak da kas içerisine botox enjeksiyonu yapılmaktadır. Yüzünde terleme olan kişiler için yüz bölgesinde cilt içerisine botox enjeksiyonu yapılarak terleme kontrolü de sağlanabilmektedir. Ciltteki hacim kaybı ve de¬rin çökmelerin hafifletilmesi ile sivilce izleri ve travmalara bağlı çöküntülerin hafifletilmesine yönelik olarak; cilt veya cilt altı yağ dokusu içerisine saf hyaluronik asit enjeksiyonları yapılmaktadır. Cildin nem kapasitesinin, gerginliğinin, diriliğinin, kalitesinin ve biyolojik gücünün artırılmasına yönelik olarak; saçlı deri, yüz, boyun, dekol¬te, göğüs, el ve kol bölgelerindeki cilt içerisine hyaluronik asit, vitamin, mineral ve cildin ihtiyacı olan destek maddeleri enjekte edilmektedir. Yüz, boyun, dekolte, eller, kollar ve vücuttaki elastikiyet problemleri ile cilt altı yağ dokusunun arttığı durumlarda; gerek cildin elastikiyetinin ve kalitesinin artırılması, gerekse cilt altı yağ dokusunun azaltılmasına yönelik olarak doku içi karbondioksit enjeksiyonları gerçekleştirilmektedir. Ayrıca ciltteki yara, yanık, ameliyat izleri ve çatlakların azaltılması; bacaklardaki dolaşım yetmezliği ve buna bağlı kılcal damar problemlerinin azaltılması, yumuşak dokudaki diyabet veya damarsal yetersizliklere bağlı gelişen yaraların azaltılması ve iyileştirilmesi için de, cilt içerisine medikal formdaki karbondioksit gazı enjekte edilmektedir.

Yağlanma ve sivilce sorunları cildimizin birçok bölgesinde görülebilir. Yüz, boyun, dekolte, göğüs kısmı, sırt ve saçlı deride yağlanma, sivilcelenme, geniş gözenek, siyah nokta artışı, sarı veya kahverengi renk değişikliği, pürüzlenme, kistler ve izler gibi şikayetler ile seyreden akne tablosunun tedavisi için öncelikle sorun değerlendirmesi, sorunun nasıl başlayıp geliştiği, aile öyküsü, yapılan bakımlar ve tedaviler sorgulanmaktadır. Arkasından kişinin sorununun nedenleri ile akne tablosunu tedavi etmek üzere ihtiyaca göre ilaç tedavileri ve klinik uygulamalar planlanmaktadır. Akne tedavisinde hekimin tercihine göre ilaçlar, lazerler (Puls Dye lazer, Diyot lazer, Nd-Yag lazer), fototerapiler (Multi- Fonksiyonel IPL sistemler), radyodiyatermi (Radyofrekans ve Diyatermi), elektroporasyon ile sonoforez (Elektromanyetik dalgalarla moleküllerin cildin derinliklerine gönderilmesi), kimyasal peeling (Glikolik asit ve beta hidroxi asit peeling) ve çeşitli kozmetik bakımlar gerçekleştirilmektedir. Uygulamalar ve tedaviler kişiye özgü hazırlanacak bir program dâhilinde iki hafta aralıklı seanslar halinde uygulanmaktadır.

Ciltte sonradan oluşan kılcal damarların ve kızarıklıkların tedavisine yönelik olarak öncelikle hekiminiz veya uzmanınız cildinizi değerlendirerek kılcal damarların veya kızarıklıkların durumunu anlamaya çalışacaktır. Gerekli durumlarda ise özellikle bacaklardaki kılcal damar sorunları için Doppler Ultrasaund inceleme ve cilt testleri de yapılarak tedaviye yönelik gereklilikler ortaya koyulacaktır. Özellikle yüzde, bacaklarda, göğüste ve vücudun diğer kısımlarında meydana gelen, bazen sadece kozmetik olarak görünümü olumsuz etkileyen, bazen de ayaklarda ve bacaklarda karıncalanma, uyuşma, yanma, kramp, ağrı, şişlik, ayak altında yanma gibi şikayetlerin eşlik ettiği kılcal damar genişlemelerinde hekimin tercihine göre; lazerler (Puls Dye lazer, Diyot lazer Nd-Yag lazer), fototerapiler (Multifonksiyonel IPL sistemleri), pnömatik kompresyon (Pressoterapi), karboksiterapi (Doku içerisine karbondioksit gazı enjeksiyonu), medikal tamamlayıcı bakımlar ve kozmetik bakımlar uygulanmaktadır. Gerçekleştirilecek tedaviler bir program dahilinde kişilere özgü planlanarak 3-4 haftalık aralıklarla, seanslar halinde uygulanmaktadır. Tedavileri yapan hekimin tercihine göre zaman zaman ilaç tedavisi ve doku bakımları da teknolojik uygulama süreçlerine dâhil edilmektedir.

Cildimizde yara, yanık, sivilce, akne, ameliyat ve geçirilmiş suçiçeği gibi sorunlar kalıcı izler bırakabilmektedir. Akne izleri, yara ve yanık izleri, yaralanma ve ameliyat iz¬lerine yönelik olarak öncelikle hekimimiz veya uzmanımız cildi¬nizdeki izleri değerlendirerek izlerin durumunu anlamaya çalı¬şacaktır, gerekli durumlarda ise cilt testleri de yapılarak tedaviye yönelik yaklaşımlar ortaya koyulacaktır. İzleri kaldırmak, küçültmek veya daha az fark edilir hale getirmek için uygulanması ge-reken metotlar kişilere ve sorunlara özgü olarak planlanmaktadır. İzlerin tedavisinde; lazerler (Puls Dye lazer, Nd-Yag lazer, Fraxiyonel Karbondiok¬sit lazer), fototerapiler, radyo dalgaları ve derin dalga ısıtma metotlarının bileşkesin¬den oluşan radyodiyatermi, meyve asitleri ile kim¬yasal peeling, karbondioksit gazının doku veya duruma göre izler içerisine enjekte edilmesini sağlayan karboksiterapi, cildin mekanik olarak soyulması ve iz tabanlarında cildin yenilenmesinin güçlendirilmesini sağlayan mikrokristaller ile mikropeeling, izlerin sertliklerinin azaltılması ve iyileşme gücünün geliştirilmesine yönelik olarak reflexo depresso doku masajı ve cildin biyolojik yenilenmesini güçlendiren iğnesiz radyofrekans gibi metotlar kulla¬nılmaktadır. Gerçekleştirilecek tedaviler kişilere özgü olarak belirlenen ihtiyaçlara göre, hekimin planlaması ile 1-4 hafta¬ aralıklı seanslar halinde 2-4 aylık süreçlerde uygulanmaktadır. Yapılan tedavilerle izler küçültülebilir, izlerin renk farkları azaltılabilir, cilt yüzeyindeki ka-barıklıklar veya çöküntüler cilt seviyesine getirilebilir, böylece izler daha az fark edilir hale getirilebilir.

Diyabet ve damar tıkanıklıklarına bağlı olarak sıklıkla ayak, bacak ve nadiren ellerde; yatağa bağımlı hastalarda ise yatakla temas eden bölgelerde sıklıkla kronik yaralar gelişmektedir. Yara gelişen dokuların iyileştirilmesi ile yaraların tedavisi için, öncelikle yaraların oluşma hikâyesi ile birlikte, dokular ve yaralar değerlendirilir. İlgili laboratuvar incelemeleri ve gerekli durumlarda uzman hekim değerlendirmeleri de yapıldıktan sonra rehabilitasyon ve tedavi ile ilgili kişiye özgü uygulama planı yapılır. Yaraların iyileştirilmesine yönelik hazırlanacak uygulama planında doku rehabilitasyonu için vertikal vibrasyon ve reflexodepressomasaj, pnömatik bot terapisi, ultrasonik doku rehabilitasyonu ve karboksiterapi, topikal oksijen metotlarından yararlanılır. Yara tedavisinde ise yara debridmanı ve yara bakımından sonra yara üzerine NliteV lazer, yara içi ve yara çevresi karbondioksit gazı enjeksiyonu ile lokal oksijen metotlarından yararlanılır. Rehabilitasyon ve tedavi planı haftalık seanslar halinde planlanır.

Ciltteki doğumsal lekelerden genellikle kırmızı veya bordo renk tonlarda olan damarsal vasıftaki lekeler; yerleşim bölgelerine, yapılarına, hacimlerine ve ciltteki derinliklerine göre tamamen veya kısmen kaldırılabilirler. Ciltteki damarsal lekelerden; doğumsal lekeler olarak şarap lekeleri (portwine stains), sonradan gelişenler olarak ise damarsal benler (vasküler nevüsler) anlaşılmaktadır. Özellikle yüzde, boyunda, kol¬larda ve gövdede doğumsal olarak meydana gelen ve halk arasında da şarap lekeleri olarak adlandırılan doğumsal lekeler ile genellikle sonradan gelişen damarsal benlerin tedavisinde hekimin tercihine göre lazerler (Puls Dye lazer, Diyot lazer, Nd-Yag lazer), fototerapiler (Multifonksiyonel IPL sistemleri) kullanılmaktadır. Bu tedaviler kişilere özgü olarak, 3-4 hafta aralıklarla planlanan seanslar halinde gerçekleştirilmektedir. Tedavilere başlangıç yaşı olarak ise, olabildiğince en küçük yaşta gerçekleştirilmesi, tedavinin başarısını artırmaktadır. Şarap lekeleri olarak adlandırılan bu problemlerin tedavileri yaz mevsiminde ve cildin ışığa karşı duyarlılığını artıran ilaç kullanan kişilere yapılamamaktadır.

Hızlı büyüme ve gelişme, hamilelik, obezite, şişmanlık, ileri selülit, lenf ödem gibi durumlarda cildin gerilmesine bağlı olarak ciltte oluşan yırtıklar; cilt tarafından ciltten farklı bir doku ile onarılarak yaşamımız boyunca taşıdığımız ve çatlak adı verilen çizgileri oluştururlar. Çatlaklarda öncelikle hekiminiz veya uzmanınız cildinizdeki izleri değerlendirerek çatlakların durumunu anlamaya çalışacaktır, gerekli durumlarda ise cilt testleri de yapılarak tedaviye yönelik hususlar ortaya koyulacaktır. Çatlakları kaldırmak, küçültmek veya daha az fark edilir hale getirmek için uygulanması gereken metotlar soruna ve kişiye özgü olarak planlanmaktadır. Çatlakların tedavi-sinde; lazerler (Puls Dye lazer, Nd-Yag lazer, Fraxiyonel Karbondiok¬sit lazer), fototerapiler, radyo dalgaları ve derin dalga ısıtma metotlarının bileşkesinden oluşan radyodiyatermi, meyve asitleri ile kimyasal peeling, karbondioksit gazının doku veya duruma göre çatlaklar içerisine enjekte edilmesini sağlayan karboksiterapi, cildin mekanik olarak soyulması ve çatlak tabanlarında cildin yenilenmesinin güçlendirilmesini sağlayan mikrokristaller ile mikropeeling, çatlakların sertliklerinin azaltılması ve iyileşme gücünün geliştirilmesine yönelik olarak reflexo depresso doku masajı ve cildin biyolojik yenilenmesini güçlendiren iğnesiz radyofrekans gibi metotlar kullanılmaktadır. Gerçekleştirilecek tedaviler kişilere özgü olarak, hekimin plan¬laması ile 1-4 hafta aralıklarla gerçekleştirilen seanslar halinde 2-4 aylık süreçlerde gerçekleştirilmektedir. Yapılan tedavilerle çatlaklar küçültülebilir, cilt yüzeyindeki kabarıklıklar veya çöküntüler cilt seviyesine getirilebilir, çatlakların renk farklılıkları azaltılabilir. Böylece çatlaklar daha az fark edilir hale getirilebilirler.

Ciltteki dövmelerin silinmesine yönelik olarak öncelikle cilt ve dövme, uygulamayı yapacak hekim tarafından değerlendirilmektedir. Dövmenin yapılacak uygulamaya ne kadar uygun olup olmadığı belirlendikten sonra, gerçekleştirilecek uygulamanın planlaması yapılmaktadır. Dövmelerin silinmesinde başarı, dövmenin yapıldığı renkler ile bu renkleri oluşturan pigmentlerin dövmenin yapılması sırasında ciltte ne kadar derinlere bırakıldığı, dövmenin olduğu dokunun çevreden daha sert olup olmadığı ile doğrudan ilgilidir. Aktif Q anahtarlı (Q-Switched) Nd-Yag lazer ile özellikle dövmelerin tamamen veya kısmen çıkarılması mümkündür. Dövmeler yapıldıktan ve üzerinden minimum bir ay geçtikten sonra, lazer ile silme işlemine tabi tutulabilirler. Bu uygulamalar aylık seanslar halinde yapılmakta ve yazın yapılmamaktadır. Dövme silme uygulaması, cildin ışığa karşı hassasiyetini artıran ilaç kullanımlarında, vücudun bağışıklık sisteminin zayıfladığı durumlar ile genel hastalık dönemlerinde yapılamaz.

Terleme problemlerinde öncelikle terlemenin kaynağına yönelik değerlendirme ile gerekli durumlarda tetkikler yapılmaktadır. Yüz, koltukaltı, el içi – ayak altı terleme problemlerinin tedavisine yönelik uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Uzun süreli tedavi olarak, seanslar halindeki iyontoforez uygulaması yapılmaktadır. İyontoforez uygulaması 3-5-7 günlük aralıklarla, seanslar halinde 12-¬24-36 seanslık kürler halinde uygulanmaktadır. Tek seansla uzun süreli sonuç elde edilmesine yönelik olarak ise terleyen bölgelerde cilt içerisine, botox enjeksiyonları yapılmaktadır. Özellikle kıllı bölgelerdeki terleme problemlerinde lazer veya foto epilasyon işlemleri de botox tedavisine ilave edilerek terleme tedavisindeki başarı daha uzun süre ile yaşatılabilmektedir.

Şişmanlık, obezite, bölgesel yağ fazlalıkları, vücutta genel veya lokal olarak yağ kütlesindeki artışı ifade eden hastalıklardır. Bu hastalıkların tedavisinin temelinde, yağ kütlesindeki artışa nelerin neden olduğunun tespitine yönelik testler, değerlendirmeler, doku destekleri ve tedaviler yer almaktadır. Vücutta birikmiş yağların dokulardan uzaklaştırılması için yağların metabolize edilmesinde; radyodiyatermi, kryoelektroporasyon, infraruj, elektrolipoliz, elektroterapi, fokuslanmış akustik terapi, ultrasonik kavitasyon, karboksiterapi metotlarından faydalanılırken; olu¬şan metabolit veya atıkların uzaklaştırılması için; vakumterapi, pnömatik kompresyon, elektroterapi, ultrasonoterepi, vertikal vibrasyon metotlarından faydalanılır. Öncelikle vücut kompozisyon testi ile dokulardaki yapısal ve makro fonksiyonel değişiklikler saptanır, elde edi¬len sonuçlar kişilerin problemlerinin öyküsü ile birlikte değerlendirilir. Bazı durumlarda ise kan veya diğer laboratuvar incelemelerine de başvurulabilir. Kişilerin bedensel hastalıkları ve yatkınlıkları da dikkate alınarak kişiye özgü bir rehabilitasyon ve iyileşme planı hazırlanır. Selülit rehabilitasyon yönetiminde olduğu gibi obezite, şişmanlık ve lokal yağlanma problemlerinde, kullanılmayan vücut kısımları öncelikle harekete sevk edilir ve kişiye özgü beslenme disiplini oluşturulur. Ayrıca cildin dolaşımının, neminin, drenajının geliştirilmesine yönelik ise kozmetiklerle birlikte yüzeysel yağ metabolizmasını ve drenajını güçlendiren yumuşak doku masajları da yaşama dahil edilir.

Selülit adı verilen problemde, hücreler arası mesafelerde dokulardaki toksinleri taşıyan lenf sıvısı birikmekte ve hücrelerin biyolojik faaliyetlerini bozmaktadır. Selülit tedavisinin temelinde dokularda biriken lenf sıvısının uzaklaştırılması ve lenf sıvısı içerisindeki yüksek orandaki yağın metabolize edilmesi vardır. Lenf sıvılarının uzaklaştırılması için; vakumterapi, pnömatik kompresyon, elektroterapi, ultrasonoterapi, elektroterapi, kavitasyon metotları kullanılırken; yağların metabolize edilmesinde ise radyodiyatermi, kryoelektroporasyon, infraruj, ultrasonik kavitasyon, elektrolipoliz metotlarından faydalanılmaktadır Öncelikle vücut kompozisyon testi ile dokulardaki yapısal değişiklikler saptanır. Test değerlendirmesinden elde edilen sonuçlar kişilerin problemlerinin öyküsü ile birlikte değerlendirilir. Ardından kişilerin be-densel hastalıkları ve yatkınlıkları da dikkate alınarak kişiye özgü bir rehabilitasyon planı hazırlanır. Selülit yönetiminde kullanılmayan vücut kısımları harekete sevk edilir ve beslenme disiplini oluşturulur. Ayrıca cildin dolaşımının ve neminin geliştirilmesine yönelik ise antiselülit kozmetiklerle yumuşak doku masajları da yaşama dahil edilir.

Saçlarda incelme, kırılma, dökülme, seyrekleşme, zayıflama ve matlık, dökülme ve taramada tarakta kalma gibi şikâyetler ile saçlı deride kuruma, kepeklenme, kaşıntı veya yağlama, sivilcelenme gibi şikayetlerde saçlı derinin sağlığının mutlaka gözden geçirilmesi gerekebilir. Bazen saç ve saçlı deride hastalıklar lehine çeşitli şikâyetler ve buluğular tespit edilmesi durumunda ise cilt sağlığı uzmanlarının değerlendirmesi gerekebilmektedir. Ayrıca saç ve saçlı deri sağlığı yönünden çeşitli laboratuvar incelemelerine de ihtiyaç duyulabilmektedir. Saçlı derinin sağlıklı olması halinde saçlarında sağlıklı olabileceği göz önüne alınırsa saçlı derinin faaliyetlerini güçlendirici çeşitli bakımlar ve destek uygulamaları ile saçlı deri sağlığı desteklenerek saç sağlığı da geliştirilebilmektedir. Bunun için saçlı derideki kanlanma ve detoksikasyonu artırmaya yönelik radyodiatermi, saçlı derideki protein üretimini tetiklemeye yönelik iğneli veya iğnesiz radyofrekans, saçlı deri florasını yeniden oluşturmak için yüksek frekans, saçlı derideki fizyolojik sağlığı destekleyerek kan akımı ve protein üretimini desteklemek üzere karboksiterapi gibi uygulamalar gerçekleştirilmektedir

Özellikle kadınlar, çocuklar, çeşitli tedavileri alanlar başta olmak üzere birçok kişi için saçlarda incelme, kırılma, dökülme, seyrekleşme, zayıflama ve matlık ve taramada tarakta kalma gibi şikâyetler ile saçlı deride kuruma, kepeklenme, kaşıntı veya yağlama, sivilcelenme gibi şikâyetler yaygın görülebilmektedir. Genel, bölgesel veya lokal saç dökülmeleri de olabilmektedir ve tüm saç dökülmelerinde öncelikle nedene yönelik inceleme ve laboratuvar tetkikleri yapılmalıdır. Bu tür şikâyetlerde kişinin genel olarak değerlendirilmesi, ihtiyaç halinde laboratuvar ve cilt hastalıkları uzmanlarının yapacakları muayeneler ile hastalık hali var ise gereken tedaviler planlanmaktadır. Herhangi bir muayene veya laboratuvar anormalliğinin tespit edilememesi halinde ise saçlı deriyi uyarıcı, destekleyici, güçlendirici ve biyolojik faaliyetlerini iyileştirici uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Ayrıca kişilerin evdeki bakım süreçleri de değerlendirilerek, bakım disiplinleri ve destekleri de önerilmektedir.